enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,2637
EURO
34,6953
ALTIN
2.398,12
BIST
10.336,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Diyarbakır
Az Bulutlu
22°C
Diyarbakır
22°C
Az Bulutlu
Çarşamba Az Bulutlu
25°C
Perşembe Az Bulutlu
27°C
Cuma Az Bulutlu
23°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
24°C
DİYARBAKIR HABERİ
Dicle Üniversitesi Çocuk Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (Çocuk Üniversitesi) ve Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜKSAM) tarafından düzenlenen “Anne-Çocuk Etkinlikleri” serisinin bir parçası olarak gerçekleştirilen “Seramik Atölyesi”,  Konteyner Kent’te yapıldı. DİYARBAKIR GAZETE- Çocuklar, çeşitli seramik malzemeleri kullanarak kendi tasarımlarını oluşturdu ve boyadı. Bu süreçte, deneyimli eğitmenler tarafından hem...
07.05.2024
Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özkan Çiga ve öğrenci Zeynep Ergin tarafından “Berceste Yapraklar” adlı konferans ve sergi düzenlendi. DİYARBAKIR GAZETE- İİBF Konferans Salonunda gerçekleşen etkinliğe Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakoç, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ahmet Tanyıldız ve Prof. Dr. Ezeli Azarkan, dekanlar, öğretim üyeleri...
07.05.2024
Konut kredileri faizlerinin yüksek olması, Diyarbakır’daki emlak piyasasında durgunluğa yol açtı. 3 aydan bu yana yaşanan belirsizlikten dolayı takas dönemi başladı. Vatandaşlar evini, arabasını ve arsasını takas etmeye başladı. DİEMDER Genel Sekreteri Mazlum Odabaşı, 3 aydan bu yana emlak sektöründe yaşanan durgunluktan dolayı takas dönemine girildiğini belirterek, ” Yeni ev...
07.05.2024
Diyarbakır’da deprem sonrası ağır hasar alıp tahliye edilen 12 katlı bina, yıkım sırasında çöktü. O anlar, cep telefonu kamerasına yansıdı. DİYARBAKIR GAZETE- Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023’teki depremlerde ağır hasar aldığı için tahliye edilen Kayapınar ilçesi Medya Mahallesi’ndeki 12 katlı bina, kontrollü yıkım sırasında çöktü. Çökmeyle çevreyi toz bulutu kaplarken,...
07.05.2024

Geniş avlunun şiir olma hali

Geniş avlunun şiir olma hali
REKLAM ALANI

Üçüncü yüzyılda inşa edilen ve değişik dönemlerde yeniden onarılarak günümüzdeki şeklini alan Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi, Diyarbakır’a gelenlerin görmeden gitmediği bir tarihi mekan. Bu mekanın bütün işlerini ise aslen Midyatlı bir Süryani olan Saliba Açış görüyor

Avlu, alçak sesle okunan şiir gibidir. Kalabalık ama sessiz bir şiirdir. Kalabalıktır çünkü içinde güller, kediler, kuşlar, kadınlar, erkekler ve çocuklar vardır. Dışarıdan gelen seslerin önüne set çektiği için güvenli bir alandır. İnsanın kendi içine eğilmesine olanak sağlayan bir şiirdir avlu. İnanmıyorsanız Diyarbakır’daki Suriçi’ndeki Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi’ne uğrayın. Geniş avludaki tarih, sessizlik, kediler ve güller benzer duygular yaşatacaktır size. Çardaktaki banklardan birine oturarak Saliba Açış’ı bekliyorum, sohbet etmek için. Saliba’nın gürültülü, neşeli ve hep bir yere yetişecekmiş gibi aceleci bir sesi vardır. Kilisenin içinden geliyor sesi. İncil’den bir parça ilahi okuyor. Bir gruba rehberlik ediyor, kilisenin tarihini anlatıyor. İlahiyi de onlar için okuyor olmalı. Çardakta, yan taraftaki bankta uyuşuk bir kedi uzanmış. Tekir-sarman kırması olduğunu düşünüyorum. Tepemizde serçe sesleri çoğalınca doğruluyor. Yukarıya bakıyor. Kuşların sesine uyarak kulaklarını dikiyor. “Pisi” diyorum. Dönüp bakıyor bir süre. Bakışıyoruz. Sonra yine uzanıyor banka. Ensesini okşamaya kalksam kaçar mı acaba? Kaçmasın, böyle tembel tembel uzansın istiyorum yanımda. Hava çok sıcak. Yanımda taşıdığım ince mont gereksiz bir ağırlıktan başka bir şey değil. “Saliba, çay yok mu? Kediyle ikimize?..” İçimden sesleniyorum. “Cimri herif” diye ekleyince, yine içimden, gülümsüyorum açıkça. Cimri olduğunu düşünmüyorum aslında, öylesine, takılmak için “cimri” diyorum. Saliba’nın sesi içeriden geliyor. Kiliseyi tanıtıyor.

ÇATIŞMANIN ORTASINDAKİ KİLİSE

Kedinin uzandığı bankta “Şaredariya Surê” yazıyor. Sur Belediyesi. Belediyeye kayyım atanmadan önceki bir tarihi hatırlatıyor yazı. Sur Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi ile birlikte harap durumdaki Surp Giragos Kilisesi’nin onarılmasına da katkıda bulunmuştu. Belediyeler Sur ilçesinin turistik bir yer olması için çok çabalamıştı. Camileri, kiliseleri, konakları onarmış, Gazi Caddesi’ni Şanzalize gibi bir yer yapmak için girişimlerde bulunmuştu. Bazı projeler hiç hayata geçirilemedi, bazıları yarım kaldı. Tarihi ilçe barikat günlerinde çatışmanın içinde kaldı. Turistlerin ilgisini çeken tarihi yapılarla birlikte ibadet yerleri de çatışmalardan nasibini aldı. Kurşunlu Camii en çok zarar gören yapı oldu. Onarımı hâlâ sürüyor. Büyük emeklerle onarılan Surp Giragos Kilisesi de tahribattan payına düşeni aldı. Hâlâ yasaklı bölgede, gidip görmek mümkün değil. Meryem Ana Kilisesi bir iki sıyrıkla atlattı bu süreci. Saliba ve kilisede yaşayan diğer aileler 3 ay boyunca otellerde kalmak zorunda kalmışlardı. Çatışmanın, patlayan bombaların arasında kaldıklarında, “Sizin yeriniz güvenli. Ekmek alın, erzak alın, nasılsa biter” demiş komşuları. Kilisenin etrafını çeviren duvar ile evleri sağlam bazalt taşından. Kolay yıkılacak gibi değil sahiden de. Ama göze alamamışlar burada, çatışmanın ortasında, patlayan bombaların sesleriyle irkilmeyi.

SARKİS İLE BEYZAR…

Şimdi 4 aile, 20 kişi kalıyor kilisede. Buna rağmen kilisenin geniş avlusu sessiz. Kiliseyi görmeye gelenlerin ve Saliba’nın seslerine serçelerin sesi karışıyor sadece. Uyuşuk kedi kalkıyor, bahçeye doğru ağır adımlarla ilerliyor. Bahçedeki sarı, kırmızı güller kocaman ve çok güzel. Bir grubu gönderiyor Saliba. “Kapıyı bırakamam, giden gelen oluyor” diyor Saliba. Girişte turnikeler var, sohbet için oraya çağırıyor beni. “Tamam” diyorum ama daha çardaktan çıkmadan başka bir grup geliyor. Saliba zaman kaybetmeden kiliseye götürüyor grubu. Kilisenin fotoğraflarını çekiyorum. Sarkis Eken ile bu geniş avluda yaptığımız sohbeti hatırlıyorum. Bütün ailesi yurtdışına göç etmişti Sarkis’in. “Sen niye gitmedin?” diye sorduğumda, tatlı tatlı gülmüştü, “Burası benim memleketim, niye gideyim” diye karşılık vermişti. Refah Partisi’nin belediyeyi yönettiği dönem, Ermeni mezarlığının bulunduğu alanda yol genişletme çalışması yapılmış. Yolu genişletirken mezarlığın bir bölümünü yok ediyorlar. İstanbul’da olan Sarkis, olayı duyunca apar topar memlekete dönüyor, mezarlığa gidiyor. Babasının mezarı yoktur artık. “Bu haksızlık değil mi?” diye sormuştu bana. Bir şey diyememiştim. Uzun uzun susmuştuk. Mezarlığı yıkanlar, “Memlekette Ermeni kalmadı, mezarları da kalmasın” diye düşünmüş olmalıydılar. Sarkis Eken 80 yaşını geçmişti. Eşi Beyzar da onun yaşındaydı ve onu, hava güzelse eğer, geniş avluda komşu kadınlarıyla sohbet edip bir şeyler örerken görürdüm hep. Beyzar’ın isteği üzerine evliliklerinin üzerinden 60 yıl geçtikten sonra resmi nikah kıymışlardı. Büyük bir nikah töreni yapılmıştı. Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanları Gültan Kışanak ile Fırat Anlı nikah şahitliği yapmış, konuklar Kürtçe ve Ermenice şarkılar eşliğinde halay çekmişlerdi. Beyzar, nikahtan iki ay sonra hayatını kaybetti. Çok geçmeden Sarkis de peşinden gitti. Sarkis ile Beyzar Süryani değillerdi, Ermeni’ydiler. Otuz yıl önce Meryem Ana Kilisesi’nde kendilerine iki odadan oluşan bir ev vermişlerdi. Ömürlerinin son yıllarını bu geniş avluda uzaktaki akrabalarını özleyerek geçirdiler.

YAĞMUR SIKINTISI

Önce peş peşe geçen savaş uçaklarının sesleri avlunun sessizliğini bozuyor. Ardından uzak olmayan bir yerde gök gürlemeye başlıyor. Yağmur mu yağacak? Deminden beri toplanıp dağılan bulutlar avlunun üstünü kapkara örtmeye başladı. “Yağmur yağacak” demeye kalmadan dolu yağıyor. Ardından sağanak patlıyor. Kilisenin içine sığınıyorum. Saliba ve ziyaretçiler de kapıya çıkarak yağmuru izliyorlar. İki sevgili yağmura çıkıyorlar, sarılıyorlar ve fotoğraflarını çeken arkadaşlarına poz veriyorlar. Fotoğraf çeken arkadaşları, “Yeter artık, hasta olacaksınız” diye ısrarla seslenmese, yağmurun altında dans edeceklerdi. Genç kadın bunu çok istiyordu.  “O boğucu sıcak” diyorum “Yağmur sıkıntısıydı. Nasıl anlamadım?” Kedi ortalıkta görünmüyor. Kim bilir nereye sığındı. Gül ağacı yağmura direniyor ama güllerin yaprakları toprağa, çamura düşmüş. Saliba, “Çocuğu okuldan almam gerekiyordu” diyor yağmura bakarak. Düşünceli görünüyor. Ama bu sağanakta dışarı çıkması akıl kârı değil. “Nisan yağmuru” diyorum, “Geçer birazdan.” Ama hiç dinmeyecekmiş gibi yağıyor yağmur.

MARDİN TÜRKÇESİ KONUŞAN DİYARBAKIRLI

Yağmurun dinmesini beklerken, “Saliba” diyorum, “Her gün birilerine kiliseyi anlatmaktan bıkmadın mı?” Önce gülüyor yine. Saliba kolay ve güzel gülen insanlardan. “İşim bu” diyor. “İnsanlar merak edip geliyor ben de yardım ediyorum. Bazen kalabalık gruplar geliyor, o zaman hepsine yetişeyim derken yoruluyorum.” Saliba Açış Mardin Midyatlı aslında. 1999’da Diyarbakır’a gelmiş, Meryem Ana Kilisesi’ne yerleşmiş. Kilisenin bütün işlerini o görüyor. Aslında hâlâ Mardin Türkçesi konuşuyor olsa da “Artık soranlara Diyarbakırlıyım” diyor. Suriçi’ni o kadar benimsemiş. Merakımdan “Mahallede herhangi bir nedenle Süryani cemaati bir sıkıntıyla karşılaşıyor mu?” diye soruyorum. “Yok” diyor Saliba ve deminden beri bizi dinleyen genç adamı göstererek, “Tam tersine bize yardım ediyorlar. Bak, bu arkadaş bana yardım etmek için geldi.”

(Vecdi ERBAY’ın Haber-Yorumu)

REKLAM ALANI
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Vbet para çekme