Diyarbakır Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı’nın yürüttüğü terör soruÅŸturması kapsamında 4 Kasım 2016 tarihinde tutuklanan HDP EÅŸ Genel BaÅŸkanı Selahattin DemirtaÅŸ’ın bireysel baÅŸvurunun reddedilmesine iliÅŸkin Anayasa Mahkemesi Genel Kurul kararı, bugünkü Resmi Gazete’de yayımlandı. Kararın gerekçesinde, DemirtaÅŸ’ın, yasama dokunulmazlığı nedeniyle tutuklanamayacağını söyleyemeyeceÄŸini, hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunduÄŸu belirtildi.
Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yer alan AYM’nin Selahatin DemirtaÅŸ ile ilgili Genel Kurul kararında, 2014 yılındaki 6-7 Ekim olayları, DoÄŸu ve GüneydoÄŸu Anadolu’daki ÅŸehir ve ilçelerde yaÅŸanan hendek olayları ile 2015 ve 2016 yılında Türkiye’nin pek çok kentinde PKK’nın gerçekleÅŸtirdiÄŸi terör olayları özetlendi.
Karada, siyasi dokunulmazlığa sahip olan DemirtaÅŸ’ın dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle düzenlenen 31 ayrı fezlekenin Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne gönderildiÄŸi hatırlatıldı, fezlekelerdeki suçlamalar şöyle özetlendi: “Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması için halkı iÅŸyerlerini kapatıp, çocuklarını okula göndermeyerek terör örgütünün propagandasını yapmak. Türkiye’nin birçok yerinde PKK tarafından ‘öz yönetim’ adı altında ilan edilen özerkliklere ve hendek olaylarına destek veren açıklamalarda bulunmak. PKK/KCK terör örgütünün oluÅŸturduÄŸu iddia edilen DTK’nın kuruluÅŸ sürecinde görev almak, DTK tarafından organize edilen birçok etkinliÄŸe katılarak konuÅŸmalar yapmak. ‘6-7 Ekim Olayları’ olarak adlandırılan ÅŸiddet eylemleri ile GüneydoÄŸu ve DoÄŸu Anadolu bölgelerindeki ÅŸehirlerde yaÅŸanan hendek olaylarını tahrik ve teÅŸvik etmek.”
Kararda ayrıca, “BaÅŸvurucunun yasama dokunulmazlığı nedeniyle tutuklanamayacağı söylenemez. Bu nedenle baÅŸvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır” denildi. Kararın sonun da ise, “Açıklanan gerekçelerle; yakalama ve gözaltına almanın hukuka aykırı olması nedeniyle kiÅŸi hürriyeti ve güvenliÄŸi hakkının ihlal edildiÄŸine iliÅŸkin iddianın, kiÅŸi hürriyeti ve güvenliÄŸi hakkının ihlal edildiÄŸine iliÅŸkin iddiaların ve ifade özgürlüğü ile seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklarının ihlal edildiÄŸine iliÅŸkin iddiaların kabul edilemez olduÄŸuna oy çokluÄŸu ile karar verildi” denildi.
KARÅžI OY VEREN AYM BAÅžKANVEKİLİ YILDIRIM’IN GÖRÜŞÜ DE YAYINLANDI
Resmi Gazete’de yayımlanan AYM’nin DemirtaÅŸ ile ilgili kararında, karara karşı oy veren AYM BaÅŸkanvekili Engin Yıldırım’ın görüşü de yer aldı. Yıldırım görüşünde, baÅŸvurucunun milletvekilliÄŸinin yanı sıra bir siyasi partinin eÅŸ genel baÅŸkanı olduÄŸunu, partisi HDP’nin en son yapılan 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde aldığı 5.148.085 oy itibariyle dördüncü, milletvekili sayısı yönünden de üçüncü büyük siyasi parti olduÄŸunu belirterek görüşünde şöyle dedi: “Sınırsız ve mutlak bir hak olmayan siyasi faaliyetlere katılma hakkından yararlanma, suç şüphesi içeren etkinliklere katılan ilgili kiÅŸilerin hiçbir ÅŸekilde tutuklanmayacağı ve yargılanmayacağı anlamına gelmez. Hakkında suç iÅŸlediÄŸine dair kuvvetli bir belirti bulunan bir milletvekili ve parti (eÅŸ) genel baÅŸkanı yasama dokunulmazlığının usulüne uygun kaldırılmasından sonra elbette tutuklanabilir. Ancak, bu tedbir kaçma ve Anayasa 19/3’de belirtilen diÄŸer hususlardaki risklerin de deÄŸerlendirildiÄŸi somut olgusal temellere dayanmalıdır. Böyle bir temeli olmayan, ölçülülük ilkesiyle uyuÅŸmayan tutuklama uygulamaları siyasi faaliyetler üzerinde caydırıcı bir etki yaratarak demokratik toplum düzeninin yerleÅŸmesine ve geliÅŸmesine zarar vermiÅŸ olacaktır. BaÅŸvurucunun tutuklanmasının siyasi faaliyetlerini yerine getirmesine engel olarak yasama faaliyetine katılma hakkını engellendiÄŸi kuÅŸkusuzdur. Benzer ÅŸekilde, beÅŸ milyondan fazla oy alan bir siyasi partinin eÅŸ genel baÅŸkanı için somut olgulara dayanan kaçma şüphesi, delilleri yok etme ve gizleme gibi durumlar olmadan sadece iÅŸlediÄŸi iddia edilen suçun katalog suçlardan olması ve BaÅŸsavcılıkların ifade verme çaÄŸrısını reddetmesinden dolayı tutuklama tedbirine baÅŸvurulmasının partinin temsil ettiÄŸi seçmenlerin demokratik toplumsal hayata katılımlarını olumsuz etkileyeceÄŸini söyleyebiliriz. Açıklamaya çalıştığım nedenlerle baÅŸvurucunun Anayasanın 13. maddesiyle birlikte deÄŸerlendirildiÄŸinde 19. maddesinde güvence altına alman kiÅŸi hürriyeti ve güvenliÄŸi hakkı ile 67. maddesindeki seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiÄŸi düşüncesiyle çoÄŸunluk kararına katılmadım.”