Diyarbakır’da Uyuşturucu Kâbusu

Diyarbakır, uyuşturucu madde kullanımında yaşanan dramatik artışın acı sonuçlarıyla boğuşuyor. Kentteki aileler, uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle büyük bir kargaşa ve umutsuzluk içindeyken, annelerin yaşadığı trajik öyküler, bu sorunun ne kadar köklü ve yaygın olduğunu gözler önüne seriyor. A.K., A.İ., ve Ç.G. adlı anneler, şehirdeki uyuşturucu krizi hakkında çarpıcı detaylar sunarken, acil çözüm çağrısında bulunuyorlar. Uyuşturucu kullanımının her ailede bir bağımlının olduğunu ve bu sorunun hızla yayıldığını belirten anneler, devletten ve toplumsal destekten acil müdahale talep ediyor.

DİYARBAKIR GAZETE- Diyarbakır’da uyuşturucu madde kullanımındaki dramatik artış, aileleri ve toplumu derinden sarsıyor. Uyuşturucu bağımlılığıyla mücadele eden annelerin yaşadıkları, sorunun boyutlarını ve aciliyetini gözler önüne seriyor. A.İ. A.K. ve Ç.G. adlı annelerin iç burkan hikâyeleri, şehirdeki uyuşturucu sorununun ne denli geniş ve etkili olduğunu ortaya koyuyor.

“Aileler Çocuklarına Sahip Çıksın”

A.K., evli ve iki çocuğu olan oğlunun iki yıl önce uyuşturucu kullanmaya başladığını ve tedavi sürecindeki zorlukları paylaştı. “Oğlumun uyuşturucuya nasıl başladığını bilmiyorum, sadece esrar kullanıyordu ve eve zarar vermiyordu. Uzun uğraşlar sonucu onu tedavi ettik. 15 gün AMATEM’de tedavi gördü ve şu anda sağlığı çok iyi. Ancak Diyarbakır’da çok sayıda genç uyuşturucu kullanıyor. Aileler çocuklarına sahip çıksınlar” diyerek, topluma önemli bir çağrıda bulundu.

A.İ., de oğlunun uyuşturucu bağımlılığı yüzünden ailecek büyük sıkıntı yaşadıklarının altını çizerek, devletten yüreği yanan ailelerin çocuklarına sahip çıkmasını istedi.

“Devlet Müdahalesi Acil: Kristal Madde İle Artan Tehlike”

Ç.G., devletin uyuşturucu sorunu karşısındaki yetersizliğine dikkat çekti. Oğlunun kristal madde kullanarak cezaevine girdiğini belirten Ç.K., “Kristal madde gençlerimizi yavaş yavaş öldürüyor ve beyin hücrelerini yok ediyor. Sentetik uyuşturucular arttı ve bu konuda devletimizin duyarlılığını bekliyoruz. Anneler olarak, sorunun daha da büyümeden gerekenin yapılmasını istiyoruz” dedi.

“Her Ailede Bir Bağımlı: Sorun Gittikçe Büyüyor”

Ç.G., Diyarbakır’daki her ailede bir uyuşturucu bağımlısının bulunduğunu ve bu sorunun hızla yayıldığını vurguladı. “Uyuşturucu bağımlılığı giderek artıyor ve satıcılar korkusuzca uyuşturucu satıyor. Deprem sonrası terk edilmiş binalar uyuşturucu kullanıcıları tarafından mesken olarak kullanılıyor. Bu sorun sadece belirli mahallelerde değil, Diyarbakır’ın genelinde bir sorundur ve en çok Bağlar ve Sur bölgelerinde görülüyor” şeklinde konuştu.

Gençler ve Anneler İçin Hayati Tavsiyeler

Ç.G., gençlere ve annelere tavsiyelerde bulunarak, çocukların arkadaş çevrelerini ve sosyal çevrelerini dikkatle izlemelerini önerdi. “Uyuşturucu, başlangıçta sigara gibi görülüyor ve farkında olmadan başlanıyor. Çocuklarınızın arkadaş çevrelerini ve girdikleri ortamları sürekli takip edin. Oğlum 14 yaşında uyuşturucu kullanmaya başladı ve etkilerini geç fark ettik. Kullandığı maddeler yüzünden beyin hücrelerinin yüzde 80’i öldü. Tedavisini güçlükle tamamladık ve hala etkilerini yaşıyoruz. Uyuşturucu satışının okul önlerinde rahatça yapıldığını görüyoruz. 10 yılda uyuşturucu kullanımı ve satışı giderek arttı. Allah hiçbir annenin başına vermesin” diyerek, acil çözüm çağrısında bulundu.

Evlilikte Karanlık Yüz!

Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde, 22 yaşındaki B. T. Adlı genç bir kadının, evlendiği kocası tarafından uyuşturucu bağımlısı haline getirilmesi ve yaşadığı şiddetli süreci anlatması şok etkisi yarattı. Yaklaşık 5 yıl süren bu travmatik dönemin ardından, genç kadının yaşadıkları ve bu süreçte yaşadığı dönüşüm, uyuşturucu bağımlılığının insan hayatındaki yıkıcı etkilerini gözler önüne serdi.

Uyuşturucu Bağımlılığı ve Evlilikte Şiddet

22 yaşındaki kadın, evlendiği ilk gününden itibaren kocasının uyuşturucu madde kullanımı için kendisini teklifte bulunduğunu söyledi. O zaman 17 yaşında olan genç kadın, ilk başta kocasının uyuşturucu kullanma teklifini reddetti. Ancak, zamanla uyuşturucu madde kullanmaya başladı ve 4,5 yıl boyunca düzenli olarak esrar maddesi içti. Eşinin ayrıca kristal madde kullandığını fark ettiğinde, bu durumun kendisi üzerindeki etkilerini de ayrıntılı bir şekilde anlattı.

Kadın, eşinin uyuşturucu kullanımını gizlemeye çalıştığını ve bir gün dolaptaki pet şişede beyaz renkli bir sıvı gördüğünü, bu sıvının süt olduğunu söylediğini ifade etti. Daha sonra bu sıvının aromalı kristal olduğunu öğrendiğini aktardı. Ailesinin durumu öğrenmesinin ardından, bu sürecin kendisi için ne kadar yıkıcı olduğunu ve eşinin uyuşturucu bağımlılığıyla nasıl başa çıkamadığını anlattı.

Uyuşturucu Kullanan eşinden şiddet!

Uyuşturucu kullanmadığı dönemlerde kocasının kendisine şiddet uyguladığını belirten genç kadın, kocasının uyuşturucu kullanma dönemlerinde ise daha sakin ve toleranslı olduğunu ifade etti. Eşinin uyuşturucu maddelerin etkisi altında şiddetli davranışlardan uzaklaştığını, ancak bu süreçte şiddet gördüğünü anlattı.

Genç kadın, uyuşturucunun fiziksel ve psikolojik etkilerini detaylandırarak, uyuşturucu kullanmadığı dönemlerde vücudunda titreme, ateşlenme, kalp sıkışması gibi belirtiler yaşadığını söyledi. Bu belirtilerin, kadının uyuşturucu bağımlılığından kurtulmak için ne kadar büyük bir mücadele verdiğini ortaya koydu.

1,5 yıllık zorlu sürecin ardından kurtuldu

Genç kadın, 1,5 yıl süren zorlu bir tedavi sürecinin ardından uyuşturucudan kurtulmayı başardı. Uyuşturucudan kurtulma sürecinde kendi iradesi ve annesinin desteğiyle mücadele ettiğini belirtti. Ayrıca, uyuşturucuya erişiminin zor olduğu ve genellikle kadın içicilere ücretsiz olarak sunulduğunu vurguladı.

Tedavi sürecinde psikiyatri uzmanının kendisini AMATEM’e sevk ettiğini ancak yatarak tedaviye sıcak bakmadığını, bunun yerine kendi kendine tedavi olduğunu açıkladı. Bu süreçte yaşadığı zorlukları, maddi yetersizlikler ve irade gücüyle nasıl başa çıktığını anlattı.

Uyuşturucu kullanımı kadınlar arasında yaygınlaştı

Diyarbakır’da uyuşturucu kullanımının özellikle kadınlar arasında yaygınlaştığını ve bu durumun sosyal etkilerini gözler önüne serdi. Kadınların uyuşturucu için çocuklarını feda edebileceğini, bazı kadınların çocuklarını satıcıya emanet bıraktığını belirtti. Ayrıca, kristal ve lilaka gibi maddelerin evlerde merdiven altı üretildiğini, bu maddelerin esrar ve kristal karışımı olarak satıldığını ifade etti.

‘İstenirse bırakılabilirler’

Genç kadın B.T., uyuşturucu bağımlılığından kurtulmanın zor ama mümkün olduğunu ve kendi iradesiyle bu süreci başarıyla tamamladığını vurguladı. Toplumda uyuşturucu bağımlılığının yaygınlaşmasıyla ilgili farkındalık yaratılması gerektiğini, tedavi süreçlerinde destek sistemlerinin güçlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Yeşil Yıldız Derneği ve Diyanet-Sen’den Uyarılar

Yeşil Yıldız Bağımlılıkla Mücadele Derneği Başkanı Yahya Öger ve Diyanet-Sen Genel Başkan Yardımcısı ve Yeşil Yıldız Bağımlılıklarla Mücadele Derneği Başkan Yardımcısı Ömer Evsen, uyuşturucu bağımlılığına dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Her iki uzman da, uyuşturucu kullanımındaki artışın toplumsal etkileri ve bu sorunun çözümü için gereken adımları vurguladı.

Uyuşturucu Kullanımı Artışta

Yeşil Yıldız Bağımlılıkla Mücadele Derneği Başkanı Yahya Öger, uyuşturucu kullanımında ciddi bir artış gözlemlendiğini belirtti. Özellikle ekonomik çöküntü yaşayan ailelerde çocukların hem uyuşturucu kullanımı hem de torbacılık faaliyetleriyle ilgili sorunlar yaşadığını ifade eden Öger, 2023 yılında Diyarbakır genelinde tedavi merkezlerine başvuran 500’e yakın kadın kullanıcının bu sorunun geniş bir kitleye yayıldığını gösterdiğini söyledi. Ayrıca, sentetik uyuşturucuların merdiven altı üretiminin ulaşımı kolaylaştırdığını belirtti.

Uyuşturucu ile Mücadelede Aile ve Toplum Desteği Önemli

Öger, uyuşturucu ile mücadelenin sadece kolluk kuvvetlerinin çabalarıyla yeterli olmayacağını vurguladı. Ailelerin bilinçlendirilmesi, reel eğitimlerin verilmesi ve her mahallede önleyici eğitim çalışmaları yapılması gerektiğini belirtti. Ayrıca, rehabilitasyon merkezlerinin yaygınlaştırılması, mobilize ekiplerle alan taramaları yapılması ve medikal tedaviye erişimin kolaylaştırılması gerektiğini ifade etti. Mahalle muhtarları, imamlar, öğretmenler ve esnafların da bu süreçte destek vermesi gerektiğini vurguladı.

Diyanet-Sen’den İslâm’ın Uyuşturucu Karşıtı Mesajları

Diyanet-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ömer Evsen, uyuşturucu maddelerin sinir sistemini uyuşturduğunu ve kişinin düşünme yetisini yok ettiğini belirtti. Sürekli uyuşturucu madde kullanan bireylerde bağımlılık geliştiğini ifade eden Evsen, alkol, morfin, eroin, kokain, afyon, eter ve esrar gibi maddelerin yanı sıra yatıştırıcılar ve uyku ilaçlarının da uyuşturucu maddeler arasında yer aldığını söyledi.

Evsen, İslâm’ın toplumu ifsat edecek ve huzurunu bozacak her türlü maddeden kaçınmayı teşvik ettiğini belirtti. Allah Teâlâ’nın sarhoşluk veren alkollü içkileri haram kıldığını ve bu harama riayet etmeyenler için cezalar koyduğunu ifade etti. İslâm hukukunda alkollü içkiler yanında tüm uyuşturucu maddelerin kullanımı da haram kabul edilmiştir.

Acil Müdahale ve Koordinasyon Çağrısı

Yahya Öger, bağımlılık ve madde bağımlılığının yalnızca bireyleri değil, aynı zamanda aileleri ve toplumu da çöküşe sürüklediğine dikkat çekti. Milli Eğitim, Sağlık Bakanlığı, Emniyet Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve STK’ların işbirliği ile acil bir müdahale planının devreye konulmasının faydalı olacağını vurguladı. 3-4 ayda yapılan koordinasyonun ve alınan kararların toplum geneline yeterince sirayet etmediğini belirten Öger, valiliklerin ivedilikle bir araya gelerek hızlı kararlar alması gerektiğini ifade etti.

Psikolog Ayyıldız: “Maddeye başlama yaşları gittikçe düşüyor”

Klinik psikolog Yunus Ayyıldız ise, Türkiye’de ve dünyada hızla alkol ve uyuşturucu madde alım oranlarının arttığına işaret ederek, “Maddeye başlama yaşları ise tüyler ürpertici bir şekilde gittikçe düşmektedir. Kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal hayatını yok eden, insanı insan olmaktan çıkaran uyuşturucu maddelerle mücadele etmek, geleceğimiz olan çocuklarımızı bu maddelerden korumak ancak iyi bir koruyucu halk sağlığı yaklaşımıyla olabilecektir. Ancak koruyamadığımız ve bir şekilde maddeyle karşılaşmış kişilerin maddeden kurtarılması için iyi bir psikiyatrik tedavi protokolünün olması zorunludur. Bu kişilerin iyileşebileceğine, maddeden kurtulabileceğine öncelikle biz sağlıkçıların inanması gerekmektedir. Madde tedavisini “ya tutarsa “ mantığıyla karşılamak ve kişilere bu mantıkla yaklaşmak tabii ki başarı şansını daha baştan azaltacaktır. Haliyle psikiyatr, psikolog, sosyal hizmet uzmanları, rehber öğretmenler, aileler, yakın arkadaşlar ve bağımlı kişiler işbirliği içinde olmalı, bir ekip çalışması halinde sorunun üzerine gitmelidir” dedi.