enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,5811
EURO
35,0501
ALTIN
2.456,24
BIST
9.814,70
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Diyarbakır
Az Bulutlu
31°C
Diyarbakır
31°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
31°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
31°C
Pazar Az Bulutlu
30°C
Pazartesi Az Bulutlu
26°C

ZOR ZAMANLAR…

1 Aralık 2019 tarihinde Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve SARS CoV-2 olarak adlandırılan Koronavirüsü, 11 Mart 2020 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü’nün bu hastalığı “Pandemi” olarak tanımlamasıyla küresel boyuta taşındı.

Üretim ilişkilerinden sosyal ilişkilenme biçimlerine, yeme içme alışkanlıklarından ticari ilişkilere kadar alışılagelen birçok rutinimizi bireysel olarak yeniden ele almamıza sebep olan bu salgın özellikle ekonomik ilişkilerde varlığını hissettirdi.

Kırılgan ve bir o kadar da hassas olan küresel ekonomi, modern zamanlarda hazırlıksız yakalandığı bu büyüklükte bir pandemi ile başa çıkmanın yollarını aramaktadır. Dünyanın ihtiyaç duyduğu sanayi ürünlerinin önemli bir kısmının tedarikini sağlayan pasifik ülkeleri, başta Çin olmak üzere deniz aşırı ithalat ve ihracatını limanlarını kapatarak askıya almasıyla önemli oranda geriledi. Bu durum finans piyasalarında gözle görülür bir daralmaya ve gerilemeye de sebep oldu.

Küresel boyutta yaşanan bu dalgalanmanın etkileri Türkiye açısından da dünyanın geri kalanından farklı bir seyir izlemedi. Üretim ve hizmet sektörünün girdileri ile varlığını devam ettiren finans piyasaları risk almaktan kaçınarak, piyasaları ayakta tutup, topyekûn bir mücadele yönteminin yerine, kendi varlığını devam ettirme ve ayakta kalma politikası izleyerek üretim ve hizmet piyasalarının ihtiyaç duyduğu nakit akışını maalesef sağlayamadı.

Bankacılık ve finans piyasaları açısından liberalleşmenin öneminin tartışıldığı bir dönemde maalesef özel bankalar ve finans kurumları bu bağlamda iyi bir sınav vermekten uzak kaldı. Türkiye özelinde gelinen noktada kamu bankalarının varlığıyla ayakta durmaya çalışan üretim ve hizmet sektörü bu anlamda tarihsel olarak en zor dönemlerini yaşamaktadır.

Gerek işçi ve işveren arasında gereken güvenin devam ettirilebilmesi gerekse de salgın sona erdikten sonra sağlıklı üretim ilişkilerinin devam edebilmesi açısından firmaların çalıştırdığı personel istihdamının devamlılığı hayati önem arz etmektedir. Sabit giderlerini üretimleri üzerinden karşılayan firmaların üretmeden maaş ödemeleri yapabilmesi mümkün olmadığından sosyal fonlar veya en azından düşük faizli ve geri ödemesiz dönemli kredi tahsisleri bu dönemde firmalara can suyu niteliğindedir.

Bu dönemin iktisadi açıdan işletmelere öğrettiği en önemli şey finansmana erişim noktasında özel bankaların yanı sıra kamu bankalarının ne denli önemli olduğudur. Bu çapta bir felaket yağmuruna karşı firmalarımızın eline şemsiye verebilecek kamu bankalarının varlığının güçlendirilerek devam ettirilmesi işletmelerimiz ve iktisadi devamlılığımız açısından hayati önem taşımaktadır.

Gıda sanayinden medikal malzemelerin üretilmesine kadar, kentin üretim ve imalat sektörünün merkezi konumunda olan Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi olarak bizler kredi tahsisleri başta olmak üzere uzun vadeli, düşük faizli finansmana erişim noktasında özel bankaların iyi bir sınav ortaya koyamadığı kanaati içerisindeyiz.

Seçimle iş başına gelmiş bir yönetim olarak bizlerin, bu dönemde Organize Sanayi Bölgemizde faaliyetlerini sürdüren firmalarımıza karşı sorumluluğumuzu hakkıyla yerine getirme gayreti içinde olduğumuzu belirtmek isterim. Kredi tahsislerinde ve finansmana erişim noktasında yönetim olarak firmalarımız için azami gayreti gösterme çabasından geri durmadık. Kurumsal ve bireysel tüm ilişkilerimizi firmalarımız lehine kullanmaya gayret gösterdik.

Üzerinde önemle durmamız gereken bir diğer husus ise bu salgının bize sivil toplumcu perspektif ile dayanışma içinde olmanın ne denli önemli olduğunu, ilerlemenin ve kalkınmanın topyekûn mümkün olabileceğini bir kez daha göstermiş olmasıdır.

Sonuç olarak belirtmek gerekir ki içinde bulunduğumuz bu dönem bizlere doğru bildiğimiz birçok yanlışı göz önüne serme noktasında bir fırsat yaratmıştır. Gerek sosyal ilişkilerimizde gerekse de toplumsal ilişkilenme biçimimizde bireysel olarak kendimizi yeniden ele almamız ileriki süreçlerde benzer bir kriz karşısında bizleri daha korunaklı hale getirecektir. Aynı durum ekonomik ilişkilerimiz açısından da geçerlidir. Serbest ticaretin ve serbest finans piyasaların öneminin yanı sıra kamu bankacılığının, sosyal devletin ve sivil toplumcu perspektifin gerek bireyler açısından gerekse de iş dünyası açısından hayati önemi bir kez daha kendisini göstermiştir. İçinde bulunduğumuz bu süreçte ve bu sürecin akabinde, kurumsal dayanışmanın, topyekûn mücadelenin önemini yeniden ele almamız ve felaketler karşısında şahsi veya tekil savunma modelinin bizleri ileri taşımayacağının bilincinde olmamız elzemdir.

AZİZ ODABAŞI

Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı

Kaynak: Ekoabori

Yazarın Diğer Yazıları
REKLAM ALANI
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Vbet para çekme