enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,5125
EURO
34,9104
ALTIN
2.438,32
BIST
9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Diyarbakır
Az Bulutlu
31°C
Diyarbakır
31°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
31°C
Cumartesi Az Bulutlu
32°C
Pazar Parçalı Bulutlu
30°C
Pazartesi Az Bulutlu
26°C

DÜNDEN BUGÜNE İMAR HUKUKU…

Hukuk, kural, yönetmelik, kanun gibi kavramlar ihtiyaç hâsıl olduğunda ortaya çıkmıştır. Hukuk, birey-toplum-devlet ilişkilerini düzenler.

Hukuk, paydaşlar arasındaki ortak menfaati ve iyiliği sağlamak amacıyla uygulanır. Hukuk, birey-toplum-devlet unsurları arasındaki uyuşmazlıkları, anlaşmazlıkları, sıkıntıları kabul görmüş yaklaşımlarla çözmeye çalışan ve çıkışı Antik Mısır’a kadar eski olan bir bilim olarak kabul edilir.
Günümüze kadar birçok süreçten geçmiş olan İmar Hukuku, başta 3194 sayılı İmar Kanunu olmak üzere birçok özel kanun ve yönetmelikleri bünyesinde barındırmaktadır. 

İmparatorlukların, kralların, devlet başkanlarının geçmişte şuraya şehir kurun, şuradan yolu verin, araziyi şuraya kadar kullanın dediklerinde kurulan yerleşim yerlerinden, bugün kanun ve nizam doğrultusunda şehirlerin kurulduğu, bina yüksekliklerinin belirlendiği, bahçe ve ev şekillerinin nasıl olacağının belirlendiği sürece geldik. Tüm bunların kararı verilirken dikkat edilecekler arasında şehrin kurulacağı yer, gelişeceği yön, manya durumu yapı yükseklik durumu gibi ölçütlerin yanında arsa ve arazi sahiplerinin de menfaat durumları, yerel yönetimlerin, yapılan alanlardan yol durumuna, yeşil alan yerlerine, vatandaşın dinlenme yerine kadar her şeyine dikkat etmeleri gerekir. Salt arsa arazi sahiplerine göre çalışma yapmak ne kadar yanlış ise yapısal çalışmalarda devletçi bir bakış, yerel yönetimci gözlerle olaya bakmak da o kadar yanlıştır. Tüm bu çalışmalar yapıldığında gözlenecek objektif ve yasal kriterler salık gösterilmezse çıkacak netice, çarpık kentleşmedir. Ona göre buna göre değil hukuka göre çalışmalar yapıldığında imar ve uygulama objektif kriterlere göre yapıldığında çerçeve imar hukukuna göre yapıldığında hem arsa arazi sahipleri hem de yerel yönetim çalışanları sıkıntısız iş yaparlar. Şehrin imar planları yapılırken hukuk ve şehircilik kuralları uygulanmalı ben merkezli olmaktan çok toplum ve sonraki kuşak merkezli olunmalıdır. İmar planlaması yapılırken afet bölgesi durumu, fay hattı geçişi, toprağın fiziki ve coğrafi yapısı, yerleşim durumu, su kaynakları, ulaşım, yerin ekonomik durumu, barınma nüfus yoğunluğu, çevresel şartlar ve sonraki süreçte gelişme durumu göz önüne alınarak hukuki çerçevelerde ve tarafların maksimum memnuniyetleri değerlendirilerek yapılmalıdır. İmar planlamasının temelini hukuk oluşturur. İmar hukuku hemen hemen hukukun tüm türleri ile ilişkilidir. Tüm bu yapısal planlamalar yapılırken anayasanın temel hak ve hürriyetleri göz ardı edilmemeli ve anayasada güvence altına alınan mülkiyet hakkına saygılı olma unsuru gözetilmelidir.

Bu çalışmalar yapılırken imar kanununun 8. maddesinin 4. bendine göre ‘imar alenidir, bu aleniyeti sağlamak ilgili idarenin görevidir. Belediye Başkanlığı ve Mülki amirler imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.’ bu madde ve bu yolla imar çalışmaları yapılırken o çevrede oturanların, kurum ve kuruluşların, sivil toplum ve vakıfların düşünce ve kanaatlerinin alınması, katılımcı yönetim anlayışları ile toplumsal memnuniyet ile yapılmasının sonraki süreçlerde tıkanıklarının önleyeceği kesindir. Bu çalışmaları hazırlarken yerleşim yerlerindeki muhtarlıklar sürece dâhil edilmeli, kamu zararına sebebiyet verilecek çalışmalardan uzak durulmalıdır. Kamu zararının olduğu bir yerde görevi kötüye kullanma, şahsi menfaat eylemi doğrudan nükseder ama sadece kamu yararı ilkesi baz alınarak, kamu yararı oluşturmak niyeti vatandaşı, arsa-arazi sahiplerini mağdur etmek de kamu zararı kadar kötüdür. Kamu yararı soyuttur. Anayasa, kanun ve yönetmeliklerden beslenirse somut hale gelir. Bunlara göre hareket edildiğinde, yasal dayanak bulunduğunda iş işlem yapılmalıdır.

Takdir edersiniz ki hukuk devletinde yaşıyor olmamız dolayısıyla yasal dayanaklardan yoksun çalışmaların mahkemelerden dönmesi işleri daha da karmaşık hale getirir. Sadece kamu yararı mülkiyet hakkına müdahale olduğundan idarenin, yerel yönetimlerin, objektif ve yasal çalışmalar yapması hukuki, insani ve vicdani rahatlık verir.

YILMAZ CEBE

Diyarbakır / Kayapınar Belediye Başkan Yardımcısı

Yazarın Diğer Yazıları
REKLAM ALANI
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Vbet para çekme