Yazarlar Diyarbakırlı Kitapseverlerle bir araya geldi

Diyarbakır’da İçiÅŸleri Bakanlığınca görevlendirme yapılan merkez YeniÅŸehir Belediyesi ve Ä°lçe Milli EÄŸitim Müdürlüğü iÅŸ birliÄŸiyle düzenlenen Kitap Günleri etkinliÄŸine vatandaÅŸlar yoÄŸun ilgi gösteriyor.

Öğrencilere milli ve manevi deÄŸerlerini anımsatmak için hayata geçirilen DeÄŸerler EÄŸitimi Projesi kapsamında 9 Mart’ta “Kitap gibi ÅŸehir” sloganıyla baÅŸlayan Kitap Günleri etkinliÄŸine, 1 milyonun üzerinde kitapla 150 yayınevi katılıyor. Etkinlikte ÅŸair ve yazarlar okuyucularıyla buluÅŸuyor.

18 Mart’a kadar sürecek etkinlikte, imza günleri ve söyleÅŸiler düzenleniyor.  EtkinliÄŸe katılan tarihçi-yazar Yavuz BahadıroÄŸlu, Diyarbakır’ın terörle anılan ÅŸehir imajından kurtularak Hazreti Ömer döneminde Kudüs’le birlikte MüslümanlaÅŸtığı ve Anadolu’nun Ä°slamlaÅŸma kapısı olduÄŸunun ön plana çıkartılması gerektiÄŸini söyledi. Kentin kötü imajının görevlendirme yapılan belediyeler ve mülki amirler tarafından düzeltilmeye baÅŸladığını ifade eden BahadıroÄŸlu, “Diyarbakır’ın artık yetiÅŸtirdiÄŸi meyvelerle, ürettiÄŸi kebapla tanımlanmasına son verilmesi gerekiyor. YüreÄŸinde tuttuÄŸu sahabelerle ve Selahaddin ile anılması lazım.” ifadesini kullandı.

“BUNDAN SONRASI ÇOK DAHA GÃœZEL VE Ä°YÄ° OLACAK”

BahadıroÄŸlu, kitapla bütünleÅŸmiÅŸ bir millet olduklarını anlatarak, kent yöneticilerinin de etkinliÄŸi desteklemesi sayesinde kentin kötü imajından sıyrılacağını aktardı. “Kitap giren beldelerden terör çıkar. DoÄŸru düzgün kitaplar, yerli ve milli yazarlar… Bunların altını çize çize söylüyorum. Milli ve yerli deÄŸerlerimizin öne çıkarılması, birleÅŸtirici, bütünleÅŸtirici figürlerin öne çıkarılması Diyarbakır’ın bu imajını silecektir ve ÅŸaÅŸaalı devrine yeniden dönecektir.” diyen BahadıroÄŸlu, Ä°slam dünyasının Diyarbakır’ı bildiÄŸini ve tanıdığını anlattı.

YILLARDIR LOKUM VE ŞİŞ KEBAPLA TANITILIYOR

Türkiye’nin kendini yıllar boyu lokum, ÅŸiÅŸ kebapla tanıtmaya kalkıştığını belirten BahadıroÄŸlu, şöyle devam etti: “Kimse tanımadı ve ciddiye almadı. Ne zaman ecdadı ile bütünleÅŸti, Selahaddin’in torunlarıyız, Fatih’in torunlarıyız demeye baÅŸladı, o zaman ciddiye alınmaya baÅŸladı. O ivmenin üzerine iÅŸte ‘One minute’, ‘Dünya beÅŸten büyüktür’ inÅŸa edildi. Böylece bugünlere geldik. ‘Bundan sonrası çok daha güzel ve iyi olacak’ diye düşünüyorum. Ortak figürlerimiz, noktalarımız ve kardeÅŸlik unsurlarımız öteden beri bir. Bunları biraz daha öne çıkarmak kimsenin hakkına, hukukuna tecavüz etmeden, aÅŸağılamadan, küçümsemeden bunları yeniden inÅŸa edebilirsek bin yıldan beri gelen kardeÅŸliÄŸimizi binlerce yıl öteye taşıyabiliriz ve zaten bizim birlikteliÄŸimizden dünya istifade eder.”

“YALNIZLIK HÄ°SSETMÄ°YORUZ”

Yazar Kahraman TazeoÄŸlu da tarih kokan, maneviyatı olan, 24 saat yaÅŸayan kente davet edildiÄŸinde koÅŸa koÅŸa geldiÄŸini ve halkın kendisini baÄŸrına bastığını söyledi. Okuyucularına doÄŸu illerinin tamamını özellikle de Diyarbakır’ı görmelerini tavsiye eden TazeoÄŸlu, “Kendi tarihimizi ve köklerimizi öğrenmeliler, bilmeliler. Gelip bu toprağın insanına, toprağına dokunmalılar. Öğrenecekleri, görecekleri o kadar çok ÅŸey var ki anlatmakla bitmez. Benim anlatmam, yazmamla da olmaz. Gelip birebir yaÅŸamaları gerekiyor.” dedi.

Yenişehir Belediyesini düzenlediği etkinlikten dolayı tebrik eden Tazeoğlu, böyle etkinliklerin, Diyarbakırlılar için istikrarlı bir şekilde devam ettirilmesi gerektiğini belirtti.

Kente daha önce de geldiÄŸini aktaran TazeoÄŸlu, konuÅŸmasını şöyle sürdürdü: “Hatta Sur operasyonları dönemimde de buraya geldim. Ä°nanır mısınız, o dönemde de aynı güzellikte o imzayı gerçekleÅŸtirdim. Biz buraya gelmeyi niye seviyoruz? Çünkü burası pek çok ÅŸair, sanatçı, edebiyatçı yetiÅŸtirmiÅŸ bir ÅŸehir. Diyarbakır’da, biraz da evimizdeymiÅŸ gibi hissediyoruz. Yalnızlık hissetmiyoruz. Onların o manevi huzurunu hissediyoruz, içselleÅŸtiriyoruz. Bu yüzden bizim burada olmamız gerekli, her ÅŸeyden önce bizim için gerekli.”

“DÄ°YARBAKIR BÄ°R SANAT VE Ä°LÄ°M ÅžEHRÄ° OLMALI”

Tarihçi yazar Talha UÄŸurluel ise Ä°lk ÇaÄŸ medeniyetinden Ä°slam medeniyetine kadar bir çok izi barındıran Diyarbakır’ın kendisini her zaman etkilediÄŸini söyledi. “Sanat tarihi okuyacak bir öğrenci eÄŸer Diyarbakır’ı görmemiÅŸse bence sanat tarihi diploması vermemek lazım.” ifadesini kullanan UÄŸurluel, Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde Diyarbakır’ı Ä°stanbul’dan daha fazla anlattığına iÅŸaret etti. UÄŸurluel, Diyarbakır sokaklarında hangisinin Akkoyunlu, Eyyubi, Osmanlı eseri olduÄŸunu bilerek gezmenin ayrı bir tadı olduÄŸuna iÅŸaret ederek, sanat tarihi ile tarihin iç içe okunduÄŸunda Diyarbakır’ın Kudüs, Afrika ve Ä°stanbul ile ayrı baÄŸlarının olduÄŸunun fark edileceÄŸine vurgu yaptı.

Diyarbakır, Cizre, Hakkari’nin tarih boyunca içinden çok ciddi alimler çıkarmış bir coÄŸrafya olduÄŸunu dile getiren UÄŸurluel, şöyle konuÅŸtu: “Bu kadar alim çıkaran bir coÄŸrafyanın terörle anılması bizi kahrediyor ve üzüyor. Diyarbakır halkı da bunu hak etmiyor. Onlar da bundan mutlu deÄŸiller. Diyarbakır bir sanat ve ilim ÅŸehri olmalı, zaten eserleriyle ortada. Ciddi restorasyonlar da oldu. GeçtiÄŸimiz yıllarda İçkale’nin restorasyonlarını heyecanla takip ettim. Açılış dönemini heyecanla gördüm. Sonra istenmeyen hadiseler oldu, yine o turizm sekteye uÄŸradı. Åžimdi şükürler olsun yeniden kapılar açılıyor. Biz saÄŸda solda Diyarbakır’a yeniden gidelim diye tanıtmaya çalışıyoruz.”

Kudüs kültürünün Diyarbakır baÄŸlantısıyla birlikte tam olarak anlaşılabileceÄŸini aktaran UÄŸurluel, şöyle konuÅŸtu: “Selahaddin Eyyübi o haçlı zulmü sonrasında ÅŸehirde bir tane Müslüman yaÅŸamıyor. Åžehirdeki Müslüman nüfusu arttırmak için saÄŸdan soldan Müslüman nüfus toplanıyor. OkumuÅŸ, edepli, kültürlü Müslümanları, aÅŸiretleri Kudüs’e yerleÅŸtirip yeniden canlandırıyor. Bu alt yapısı saÄŸlam Müslüman halkı, hep bu bölgeden GüneydoÄŸu’dan götürmüştür. Burası öyle bir coÄŸrafyaki ölmüş, yok edilmiÅŸ bir ÅŸehri yeniden ayaklandıracak mayası, alt yapısı var. Diyarbakır kendisini yeniden toparlayabilir.”

UÄŸurluel, kitap fuarına katılmaktan memnuniyet duyduÄŸunu ve Ä°stanbul’da belediyelerin semt semt yaptığı aylık kültür etkinliklerinin kentte yapılması temennisinde bulundu.

TOPTANCI: YEREL YÖNETİMLERDE YAPILAN TAHRİBATIN ONARILMASI LAZIM

Eski Diyarbakır Sur Belediye BaÅŸkanı Cemal Toptancı ise “Devletin bu bölgede uzun süre bir projeksiyon tutmak suretiyle 16-17 yıllık yerel yönetimlerde yaptıkları tahribatı rehabilite etmesi, onarması lazım. Türkiye Cumhuriyeti devletinin bakışının böyle olması lazım.” diyerek, görevlendirme yapılan belediyeleri düzenledikleri kültürel etkinlikler için kutladığını anlattı. Görevlendirme yapılan belediyelerin çocukları ve gençleri okumaya yönlendirmesini sevinçle karşıladığını vurgulayan Toptancı, “Kürt’ün kendi benliÄŸini inancıyla birlikte Kürt-Türk ayrımı yapmadan, Haçlı’nın bize dayattığı projelere kanmadan yerel yöneticilerle akli selim bir vaziyette biz Diyarbakırlılar olarak da aklımızı başımıza devÅŸirelim. Emperyalizmin oyunlarına asla müsaade etmememiz gerekiyor. Åžu an da belediyelerimizle birlikte hareket etmemiz lazım.” dedi.

Toptancı, yetkililerden merkez Sur ilçesinde restore edilen tarihi evlerin gençlerin kendi kültürleri ve manevi değerlerini öğrenebilecekleri hat sanatı, resim ve Diyarbakır musikisinin icra edilecekleri mekanlar haline getirilmesi talebinde bulundu. (AA)